Rousseau’nun, okuyucusunu hakkında yorum yapmakta zorladığı eseri. İçeriği mantıksal olarak uçtan uca bir bütünde zincirlemek, okur eğer daha önce dilbilim, sözcükbilim ya da genel filoloji üzerine çalışmalar yürütmediyse biraz karmaşık gelebilir. Fakat özellikle bazı bölümlerde analiz edilen varsayımsal bilgilerin, uzmanlık alanı dışında genel kültür olarak okunması bile gayet zihin açıcı ve keyif vericiydi.
Okur kitapta, yazarın dilin gelişimine yönelik çok boyutlu düşünsel bağlamı sayesinde, vahşi ilk insanlardan, uygarlaşan düzenli toplumlara kadar geçen zamanda dilbilgisi, müzik, armoni, resim ve hatta coğrafya gibi farklı disiplinlerin dilin geçirdiği evrimsel aşamalara nasıl hizmet ettiğinin bir simülasyonunu görecektir. Önce ayrık sonra bir arada yaşamayı öğrenen insanın bir noktada özgürlüğünü kaybettiği yerde, dili geliştirdiğini -varsayımsal olsa da- görmek şaşırtıcı gelebilir.